Narsist'in Günlüğü
Bir Kahve, Bir Şarkı ve Bir Yazı
Evet konumuz öfke derken, bir kedinin masaya çıktığını gördüm masadaki kadınlar korkudan çantasını alıp kalktılar hemen. Bir anlık gülümseme ve içime dolan hayat...
Düşünsene bak çok güzel bir hikâye. Kalp diyor ki bir boşluk var. Zihin telaşlanıyor, nerede? Gözler başlıyor dışarda aramaya. Başkasının seni sevme şeklini görüyor. Bir kadının veya adamın sevme şekli; bir annenin, bir babanın sevme şekli... çabalıyor bir başkasının şekliyle. Boşluk duruyor. Belki eskisinden daha küçük ama duruyor işte. Sonra biraz durup içeriye dönüyor gözler. Ya o boşluğa mükemmel uyum senin sevginse? Konu insanın kendini anlama değil, Sevme çabasıysa sadece.
Kelimeleri sağ sola çarpıp resim yapmak isteyen ben. Bugün mantıklı olmayan cümlelerin anlamsızlığını savundum. Bazen ne demek istediğimi ben bile anlamıyorum. Ya da bazı şeyleri anlatırken anlıyorum. Anladığı şeyleri başkaları da anlasın istiyor insan. Ama bazen anlatsa bile anlaşılamıyor insan. Anlaşılıyor belki ama zamanla idrak ediyor insan.
Bazı cümleler vardır insanı derinden etkiler. O derinde bir yer kalp olabilir mi acaba? Bir cümlenin kulağından girip kalbinde bir yere dokunması mümkün mü ya da kalpten ruha bir yol var mı acaba? Birine söylerken sende hissettirdiği hissiyatı ile karşı tarafın olduğu gibi anlaması mümkün mü?
Hiçbir şey yapmak istemediğimde geldiğim yer burası. Melankoli var sanki içimde, bir durgunluk hali. Sol burnum açık yine sağ burnum tıkalı. Böyle olduğu zamanlarda kendimi hep tanımadığım bir yerdeymişim gibi hissederim. Sıkışıklık hissi. Bilemediğin bir yerlerde kayıpmışsın hissi.
Ne güzel bir şey yüksek titreşimden sohbet etmek. Hayat hakkında konuşmak, içimizi dökmek ve kelimelerle dans etmek. Söylediklerinin karşıya dokunması ve karşıdan gelen şeylerden etkilenmek...
Bazen anlaşılamayan davranışları var insanın. Neden çekildiğini bilmediği yerler. Oturmaktan sıkıldığı koşup kaçmak istediği yerler. Yürümekten sıkıldığı oturup bir nefes almak istediği yerler.
Belki sadece bir sigara yakmak istediği yerler. Belki sohbet etmek istediği insanlar. Bu koşturmacanın içinde insan hem kendine kaçmak istiyor hem kendinden kaçmak... ama öyle böyle değil. Bazen düşünüyorum insan koşarak kendinden kaçabilir mi?
Bazen dolu dolu duygular yaşayıp boş boş konuşmaya bayılıyorum. Bazen hayat o kadar hızlı senaryolarla geliyor ki yetişemiyorum hızına. Geçen gün bir kız arkadaşım “keşke bu kadar hassas olmasak” dedi. Bu kadar hassas mıyız cidden?
Bazı yerleri anlamak gerçekten zor. İnsanın ne yazacağını bilmediği ve bazen akmadığı zamanlar. Bir başlarsın sonrası gelir zamanlar. İçim çok dolu biliyorum ama insan bazen bazı şeyleri anlatmakta zorlanıyor.
Nasılım? Nasıl bir enerjiyle doluyum? Bu konu bu yazıya nasıl yansır bilmesi zor yazması zor şeyler bazen.